Uzay hakkında bildiklerimiz her geçen gün değişik bir hâl alıyor. Tüm bu gelişmeler yaşanırken bir şeyi daha merak etmiyor musunuz? Uzayın kime ait olduğunu!
Ay’a ilk ayak basan ABD olsa bile bu, mülkiyet hakkının kendisinde olduğu manasına gelmiyor. Pekala o zaman hukuksal olarak uzay kime ait?
Uzayın da antlaşması olur mu demeyin, oluyormuş!
Uzayın tapusunu yahut mülkiyetini veren bilgilere internette rastlamak zor, zira bu türlü bir geçerlilik yok.
1962’de dış uzayın barışçıl maksatlarla kullanılması ve devletlerarası uyumu sağlamak amaçladığı ile Birleşmiş Milletler Dış Uzay Dairesi kuruldu. Tabii bunun akabinde Birleşmiş Milletler teşebbüsü ile uzayın mülkiyeti ve kullanımının uluslararası hukuk çerçevesinde düzenlenmesi için 1967’de Dış Uzay Antlaşması yürürlüğe girdi.
Türkiye’nin de dahil olduğu 102 ülke tarafından imzalanan bu antlaşma, aslında başımızdaki soru işaretlerini giderecek tek etmen.
Antlaşma neleri kapsıyor?
Antlaşmaya göre uzayın keşfi ve kullanımı, tüm ülkelerin faydasına ve çıkarlarına göre yürütülecek ve tüm insanlığın alanı olacak. Yani uzay, kimseye ait değil.
Dolayısıyla antlaşmanın diğer bir unsuru egemenlik pekişiyor: Hiçbir devlet, Ay ve diğer gök cisimleri dahil olmak üzere uzay üzerinde egemenlik iddiasında bulunamaz.
Devletler, uzayı barışçıl bir şekilde kullanmalıdır.
Hiçbir şekilde kitle imha silahları uzaya yerleştirilemez. Bunun yanında devletler, uzaydaki faaliyetlerinden hukuksal manada kendileri sorumludur, bu faaliyetler ise denetlenecektir.
Türkiye ise bu antlaşmaya 2012 yılında dahil oldu. Bu unsurlar de bize açıkça gösteriyor ki uzayın mülkiyeti hiç kimseye ait değil, insanlığın ortak bir mirası.
İlginizi çekebilir: