Einstein’ın teorisi, yeterince hızlı hareket eden bir uçağın zamanın akışını yavaşlatabileceğini söylüyor. Peki, gezegenimizin dönüş hızını aşarak sonsuza dek gün ışığında kalmak için saatte kaç kilometre hız yapmamız gerekiyor? Efsanevi Blackbird’den günümüze gelen bir “efsanenin” hikayesi…

Havacılık dünyasının sunduğu en ilginç fenomenlerden biri, Pasifik ötesi rotalarda Uluslararası Tarih Çizgisi’ni geçerken yaşanan “zaman yolculuğu” yanılsamasıdır. Örneğin, Tokyo’dan 1 Ocak sabahı havalanan bir yolcu, San Francisco’ya 31 Aralık akşamı vararak yeni yılı teknik olarak iki kez kutlayabiliyor. Bu durum, tamamen insanlığın yarattığı bir takvim kurgusundan ibaret olsa da, Albert Einstein’ın uzay-zaman teorisi, bir uçağın teorik olarak dünyayı geride bırakarak zamanın akışını manipüle etme potansiyeli olduğunu gösteriyor.
Einstein’ın teorisine göre zamanın ilerleyişi, gözlemcinin hareket hızına bağlı. Ne kadar hızlı hareket ederseniz, sizin için zaman o kadar yavaş akar. Eğer ışık hızına yakın bir süratte seyahat edebilseydik, Dünya’ya döndüğümüzde tanıdıklarımızın onlarca yıl yaşlandığını görebilirdik. Işık hızına ulaşacak bir teknoloji henüz elimizde olmasa da, Dünya’nın kendi dönüş hızına eşit bir hızda uçmak bile, zamanı algısal olarak “dondurarak” sonsuza dek güneş ışığında kalmamızı sağlayabilir. Peki, bu iddialı hedefe ulaşmak için ne kadar hızlı olmamız gerekiyor?
Dünyanın dönüş hızı: Ticari jetlere imkansız bir hedef
Dünyanın ekvator çevresi yaklaşık 40.000 kilometredir. Gezegenimiz bu mesafeyi her 24 saatte bir tamamlıyor. Bu basit hesap, gezegenin yüzeyinin saatte yaklaşık 1.600 kilometre hızla döndüğü anlamına geliyor. Bu sürat, yaklaşık 1.220 km/s olan ses hızından bile oldukça yüksek. Dolayısıyla, zamanı teorik olarak manipüle edecek kadar hızlı bir şekilde dünyayı dolaşmak kolay bir görev değil.
Ne yazık ki, günümüz ticari uçakları gezegenin dönüşünü yakalamak için gereken hıza yaklaşamıyor. Ortalama bir ticari jetin seyir hızı 885 ila 1.050km/s arasında kalıyor. Bu, bir günün hızını yakalamak için gerekenin yaklaşık yarısı. Dünyayı gerçekten geride bırakmak için ses hızını aşan, yani süpersonik hızlara ulaşan özel uçaklara ihtiyacımız var.
Süpersonik rekorlar ve efsanevi “kara kuş”
Bu hıza ulaşan ilk uçak, 1956 yılında üretilen ve saatte yaklaşık 2.948 km azami hıza ulaşan İngiliz yapımı Fairey Delta 2 idi. Ancak havacılık alanındaki en büyük atılımlar, genellikle Soğuk Savaş döneminde yaşandı. Düşman füzelerinin vuramayacağı kadar hızlı uçma amacıyla tasarlanan Lockheed SR-71 Blackbird, saatte 3.200 km hızla uçabiliyordu. Bu yüksek hızda, uçağın çevresindeki havanın sıcaklığı 1.000 santigrat derecenin üzerine çıktığı için uçağın titanyumdan yapılması zorunluydu.
Blackbird, 1976 yılında saatte yaklaşık 3.529 km ile insanlı bir uçakla kaydedilen en yüksek hız rekorunu kırdı ve bu rekor hala geçilemedi. Eğer Blackbird bu hızı kesintisiz bir dünya turu boyunca koruyabilseydi, yolculuğu 12 saatten kısa bir sürede tamamlardı. Ancak bu efsanevi uçak, bütçe kesintileri nedeniyle 1990 yılında hizmetten çıkarıldı.
Göz yanılsaması yaratan Concorde tecrübesi
Süpersonik uçakların askeri amaçlı kullanımı yaygınken, tek ikonik sivil istisna Concorde idi. İlk süpersonik ticari yolcu uçağı olan Concorde, ortalama 2.134km/s hızla, yani ses hızının neredeyse iki katı ve Dünya’nın dönüş hızından 480 km/s daha hızlı uçtu.
Concorde, hızının bir sonucu olarak zamanı algısal düzeyde manipüle edebildi. Bunun en çarpıcı örneği, 1973 yılında tam güneş tutulmasını bir saatten fazla takip etmesi oldu. Yerdeki gözlemciler tutulmayı sadece yedi dakika izleyebilirken, Concorde yolcuları tutulmanın keyfini tam 74 dakika boyunca çıkardılar.
Ancak Concorde ne kadar hızlı olursa olsun, dünyanın etrafını yakıt ikmali yapmadan dolaşamazdı. Ayrıca karada süpersonik hızda uçmayı kısıtlayan yasalar da devreye girdi. Bu kısıtlamalar nedeniyle, Concorde 1995 yılında New York’tan başlayıp New York’ta biten dünya turunu 31 saat 27 dakikada tamamlayabildi. Bu, gezegenin dönüş hızını geçmeye en yakın sivil çaba olarak kayıtlara geçti.
Concorde, yüksek işletme maliyeti ve çevresel etkileri nedeniyle 2003 yılında hizmetten çekildi. Ancak havacılık sektörü şimdi, ses patlaması yaratmadan ses hızını aşabilen yeni nesil süpersonik ticari uçakların canlandırılması için çalışmalar yürütüyor. Bu yeni atılımlar, bir gün dünyayı 24 saatten daha kısa bir sürede dolaşabilen rekor uçuşların önünü açabilir ve “zamanı dondurma” fikrini bir adım daha gerçeğe yaklaştırabilir.