Önemli bir imtihan, topluluk önünde yapılan bir konuşma ya da iş yerinde acil bir şekilde yapılması beklenen görev, gerilim olma sebeplerinin sadece birkaçıdır. Pekala gerilimin beynimiz üzerindeki tesirlerini hiç merak etmiş miydiniz?
Hayatımızın her anında bizimle olan gerilim, maalesef tüm bedenimizi tesiri altına almakta. Beyin ise bu manada başı çeker durumda.
Gelin hafife aldığınız gerilimin beyni nasıl etkilediğine bakalım.
Stres; beynin boyutunu, yapısını ve işleyiş biçimini çok önemli ölçüde tesirler.
Stres, beyindeki ve böbreklerdeki iç salgı bezleri arasındaki bir dizi iletişim olan hipotalamus-hipofiz-adrenal aks ile başlar. Beyin gerilimli bir durum tespit ettiğinde HPA aksı, anında harekete geçer.
Devamında bedeni ani bir eyleme hazırlayan kortizol isimli bir hormon salgılar. Lakin uzun süren yüksek düzeylerdeki kortizol, beyni tabiri caizse mahvedebilir.
Şöyle ki kronik gerilim, beyindeki dehşet merkezi olarak bilinen amigdaladaki sinirsel irtibat ve aktivite sayısını arttırır.
Kortizol düzeyi yükseldikçe beynin; öğrenme, anılar ve gerilim denetimi ile kontaklı yeri olan hipokampüsteki elektrik sinyalleri kötüleşir.
Ayrıca hipokampüs, HPA aksının aktivitesini de mahzurlar.
Bu aktiviteler zayıfladığında ise stresi denetim edebilme yeteneği zayıflamış olur. Dahası kortizol, beyin boyutunun önemli manada küçülmesine sebep olabilir.
Bunun çoğu, nöronlar arasındaki sinaptik kontakların kaybolmasına ve beynin; konsantrasyon, yargılama, karar alma ve sosyal iletişim benzeri davranışları yönetme zahmeti çekmesine sebep olur.
Böylelikle hipokampüs, kâfi beyin hücresi üretemez. Sonuç olarak kronik gerilim öğrenmeyi ve hatırlamayı zorlaştırır. Depresyonu getirir ve nihayetinde Alzheimer hastalığı kaçınılmaz olur.