İnsanlığın uzay macerası, her devirde sonları zorlayan anlarla dolu. Lakin kimi anlar var ki tarihe hem bir mühendislik zaferi hem de insan cüretinin zirvesi olarak kazınıyor.
7 Şubat 1984’te gerçekleşen bir sahne, uzayın derin sessizliğinde tek başına süzülen bir adamın silüetiyle hafızalara kazındı. Astronot Bruce McCandless, Dünya’dan 350 kilometre üstte, hiçbir fizikî bağ olmadan, serbest bir şekilde uzayda süzüldü.
Peki, McCandless o anlarda ne hissetti? Karşı karşıya olduğu tehlikeler nelerdi? Ve bu olağanüstü tecrübe nasıl mümkün oldu?
Bağımsız bir uzay yürüyüşü fikrinin doğuşu
Uzay yürüyüşleri yani resmi ismiyle EVA (Extravehicular Activity), 1960’lardan beri astronotların uzay misyonlarının bir kesimi olmuştu lakin her EVA’da astronotlar uzay aracı ya da istasyona bağlı kalıyordu.
NASA, astronotların serbestçe hareket edebilmesini sağlayacak bir teknoloji geliştirmeyi amaçlıyordu. Fikir, McCandless’in mesleği boyunca tutkuyla bağlı olduğu bir projeye dönüştü.
Bruce McCandless, NASA’ya katılmadan önce ABD Donanması’nda bir pilottu ve uzay araştırmalarına büyük bir ilgi duyuyordu. Apollo 11 vazifesinde de Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’in Ay yürüyüşüne yardımcı oldu.
Kendi bahtı de uzayda tamamen bağımsız hareket edebilen ilk insan olmak olacaktı. Hayalin gerçekleşmesi için NASA, Manned Maneuvering Unit (MMU) ismi verilen bir itki sistemini geliştirdi.
MMU, astronotların ellerini kullanmadan sırtlarındaki küçük iticiler sayesinde uzayda hareket etmelerine imkan tanıyordu. McCandless, MMU’nun geliştirilmesi için yıllarca çalıştı ve sonunda, 1984’te Challenger Uzay Mekiği görevi sırasında bu sistemi test etmek için hazırdı.
Uzayda tek başına McCandless
7 Şubat 1984’te, Challenger Uzay Mekiği’nin kargo bölmesinden dışarı çıkan McCandless, MMU’yu etkin hâle getirdi. Yavaşça mekikten uzaklaşmaya başladığında hem Dünya’nın hem de uzay mekiğindeki mürettebatın nefeslerini tuttuğu an başladı. O anları anlatan McCandless, daha sonraları şu cümleleri kullanmıştı:
“Aşırı derecede fazla eğitim almıştım. Yalnızca dışarı çıkıp uçmak için can atıyordum. Kendimi çok rahat hissediyordum… O kadar soğuktu ki dişlerim birbirine çarpıyordu ve titriyordu,fakat bu çok değersiz bir şeydi. … Bana uzayda deneyimlediğiniz sessiz vakumdan bahsedilmiştiüç radyo teması, ‘Oksijenin nasıl gidiyor?’, ‘Motorlardan uzak dur!’ ve ‘Sıram ne zaman?’ derken, o kadar da huzurlu değildi… Kusursuz bir histi, ferdî coşku ve profesyonel gururun bir karışımıydı: O noktaya gelmek yıllar almıştı.”
O anlarda McCandless’in hissettiklerini tahmin etmemiz mümkün değil. Hayal gibi… Tarihte ilk sefer bir insan, hiçbir bağ olmadan uzayda süzülüyordu. Dünya’nın mükemmel manzarası ayaklarının altındaydı.
Bu anların verdiği adrenalin hissine karşın, McCandless’in soğukkanlılığı ve itki sistemini harika bir şekilde kullanması ona başarıyı getirdi. 98 metre kadar uzaya doğru süzüldü ve 6 saat 17 dakikanın ardından muvaffakiyetle mekiğe geri döndü. O ana kadar hiçbir astronot, bir uzay aracına bağlı olmadan bu kadar uzaklaşmamıştı.
Yaşanan tehlikeler ve riskler nelerdi?
McCandless’in görevi büyük bir risk de içeriyordu. Öncelikle, MMU’nun arızalanması halinde ona yardım edecek kimse yoktu. Uzayda, insan bedeni için ölümcül olabilecek pek çok faktör vardı.
Uzayda hiçbir sesin iletilememesinden ötürü herhangi bir tehlike anında tamamen yalnızdı. MMU’nun denetim edilemez hâle gelmesi, uzay boşluğuna doğru sürüklenmesine yol açabilirdi.
Bunların yanı sıra bir de işin ruhsal boyutu var. Hiçbir astronot, daha önce bu kadar yalnız kalmamıştı. Dünya’yı yalnızca bir izleyici olarak görmek ve kendi başına uzayın sonsuz karanlığında süzülmek, büyük bir psikolojik mücadeleyi de beraberinde getiriyordu.
Ancak McCandless, bu zorlukların hepsini göğüsleyerek görevi muvaffakiyetle tamamladı ve insanlığın uzayda hareket etme yeteneğini yeni bir düzeye taşıdı.
Görevin sonuçları ve bugüne etkileri
Bruce McCandless’in mert uzay yürüyüşü, uzay teknolojisinin gelişimine büyük katkı sağladı. Bugün Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) astronotlar tarafından kullanılan SAFER (Simplified Aid for EVA Rescue) ismi verilen güvenlik sistemleri, MMU’nun bir devamı niteliğinde.
Onun hamaseti ve teknik bilgisi sayesinde modern astronotlar uzay yürüyüşlerini daha inançlı şekilde gerçekleştirebiliyor.
Ve onun uzayın derinliklerinde süzüldüğü ikonik fotoğraf, insanın bilinmeze olan sonsuz seyahatini hatırlatan en etkileyici manzaralardan biri olarak hafızalara kazındı.
Bruce McCandless, 2017’de hayatını kaybetti. Onun uzayda bıraktığı iz ise insanlığın keşif seyahatinde sonsuza kadar parlamaya devam edecek.