Mars’ın %95 oranındaki karbondioksit atmosferi, insan hayatını desteklemek için uygun değil. Fakat yapılan araştırma, solunabilir oksijen sağlama potansiyeline sahip ve dahası, Kızıl Gezegen’de hayatta kalabilecek bir ömür formunun var olduğunu ortaya koyuyor.
Gelecekte insanların Dünya dışında bir gezegeni konutları olarak seçmeleri gerekirse, Mars en cazip alternatiflerden biri olarak öne çıkıyor. Venüs’ün aşırı sıcaklıklarından farklı olarak, Mars’ın iniş yapılabilecek sağlam bir yüzeyi, potansiyel su kaynakları ve nispeten makul çevresel şartları var.
Ancak, Kızıl Gezegen’i yeni bir ev haline getirmek için önümüzde çözülmesi gereken çok fazla zorluk da bulunuyor. Bilhassa, Mars’ın %95 oranında karbondioksitten oluşan atmosferinde solunabilir oksijen sağlayacak bitki yetiştirilmesi, bu yönde atılacak ilk büyük adımlardan biri olabilir.
Yapılan bir araştırma, bu yönde umut verici bir keşfe işaret ediyor. Araştırmacılar, Mars’ın zorlu şartlarında hayatta kalabilen bir hayat formunu ortaya çıkardı. Bu ömür formu, gelecekte Mars’ı kolonileştirmek isteyen insanlar için bir dönüm noktası olabilir.
Likenler: Uzayda hayatta kalabilecek harika adaylar
Araştırma ekibinin inceleme konusu olan likenler, bir mantar ve alg ya da siyanobakterinin simbiyotik birleşiminden oluşuyor. Bu organizmalar, kuraklık şartlarında metabolik bir duraklama (anhidrobiyoz) yetenekleri ve sert UV ışınlarına karşı dayanıklılıklarıyla bilinir. Likenler, Dünya’nın kutup tundralarından sıcak çöllerine kadar birçok farklı ve zorlu ekosistemde hayatta kalabilme yeteneği göstermiştir. Fakat bu çalışmada, iki farklı liken tipi Mars şartlarını simüle eden bir ortamda test edildi: Diploschistes muscorum ve Cetraria aculeata.
Deney sırasında, bu iki çeşit Mars’ın aşırı sıcaklık dalgalanmalarına, X-ışını radyasyonuna, düşük basınca ve karbondioksit yüklü atmosferine maruz bırakıldı. Sonuçlar, Diploschistes muscorum çeşidinin bu ekstrem şartlarda metabolik süreçlerini sürdürebildiğini ve savunma sistemlerini etkinleştirebildiğini gösterdi. Lakin, Cetraria aculeata’nın radyasyona karşı beklendiği kadar sağlam olmadığı tespit edildi.
Araştırmanın ehemmiyeti ve geleceğe etkileri
Araştırma takımından Dr. Kaja Skubała, çalışmanın değerine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bu çalışma, liken simbiyozunun mantar bileşenlerinin, Mars yüzeyine aynı bir ortamda bile etkin metabolik süreçlerini devam ettirebildiğini göstermesi açısından bir ilk. Bu, Mars’ta hayatta kalma ve yaşanabilirlik çalışmalarında çok önemli bir ilerleme.” Skubała ayrıyeten, likenlerin hidratlı bir yapıya sahip olduğunu ve iyonize radyasyoni Mars’ın zorlu şartlarına ahenk sağlayarak hayatta kalma potansiyeli sergilediğini belirtti.
Bu bulgular her ne kadar heyecan verici olsa da, araştırmacılar likenlerin Mars’a gönderilmesinden önce daha derinlemesine çalışmalara ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor. Uzun vadeli Mars şartlarının likenler üzerindeki tesirleri, vazifelerin başarısı için hangi bölgelere ne ölçüde yerleştirilmeleri gerektiği gibi sorular hala karşılık bekliyor.
Bu çığır açıcı çalışma, IMA Fungus mecmuasında yayımlandı ve Mars’ın yaşanabilirlik potansiyeline dair bilimsel bilgi birikimimizi çok önemli ölçüde genişlettiği söylenebilir.