Uluslararası bilim insanlarının Global Carbon Budget raporu, fosil yakıt emisyonlarının 2025 sonunda %1,1 artışla rekor kıracağını tahmin ediyor. Bu acımasız yükseliş, Paris Anlaşması’nın belirlediği kritik 1,5°C sıcaklık eşiğini aşılacağını gösteriyor.

Uluslararası bir bilim insanı ekibi tarafından hazırlanan yeni bir rapor, küresel iklim krizine dair endişe verici bir tablo daha çiziyor. Global Carbon Budget uzmanları, 2025 yılı sonunda fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan küresel karbondioksit emisyonlarının rekor seviyeye ulaşacağını tahmin ediyor. Yıl sonuna kadar toplam emisyonun, geçen yıla göre %1,1 artışla, tam 38,1 milyar ton seviyesine çıkması bekleniyor.
Bu yeni rekor, Birleşik Krallık gibi 35 ülkenin ekonomik büyümelerini sürdürürken fosil yakıt emisyonlarını düşürmeyi başarması gibi önemli çabalara rağmen yaşanıyor. Ancak küresel enerji talebindeki genel artış, birçok ülkeyi gezegenin geleceği pahasına fosil yakıt kullanımına daha fazla yöneltiyor.
Çalışmanın yazarlarından Oslo’daki CICERO Uluslararası İklim Araştırmaları Merkezi’nden Glen Peters, “Fosil CO2 emisyonları acımasız yükselişini sürdürüyor” diyor. Peters, ülkelere bu oyunu büyütme çağrısı yaparak, temiz teknolojilerin artık fosil yakıt alternatiflerine kıyasla hem uygun maliyetli olduğunu hem de emisyonları azalttığını gösteren güçlü kanıtların bulunduğunu vurguluyor.
Raporun başyazarı ve iklim bilimcisi Pierre Friedlingstein ise, bu rekor artış nedeniyle 2016’da imzalanan Paris Anlaşması’nın belirlediği kritik 1,5°C sıcaklık eşiğinin aşılacağını düşünüyor. Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışlarını sanayi öncesi seviyelerin 1,5°C altında tutmayı amaçlıyordu; yani insanlığın fosil yakıt yakarak küresel ısınmayı tetiklemesinden önceki seviyeleri koruma hedefi vardı.
Exeter Üniversitesi Küresel Sistemler Enstitüsü’nden Profesör Friedlingstein, “CO2 emisyonları hala artarken, küresel ısınmayı 1,5°C’nin altında tutmak artık mantıklı görünmüyor” diyor ve ekliyor: “Dünya Gezegeninden, emisyonları dramatik şekilde azaltmamız gerektiğine dair açık bir sinyal geliyor.”
Dünyanın devasa enerji ihtiyacını karşılamak için enerji santralleri hala kömür, petrol ve gaz gibi “kirli” fosil yakıtları yakarak CO2 salıyor. Bu durum, bilim insanlarının ülkeleri güneş ve rüzgar gibi “yenilenebilir” enerji kaynaklarına geçmeye teşvik etmesinin ana nedeni.
Emisyon “devleri” ve artış oranları

Yeni rapora göre, fosil yakıtlardan kaynaklanan CO2 emisyonları 38,1 milyar tonla rekor kırarken, bu rakama arazi kullanım değişikliğinden kaynaklanan 4,1 milyar ton CO2 emisyonu daha ekleniyor. Arazi kullanımı değişikliği; ormansızlaştırma ve ağaçların doğal olarak depoladığı karbonun CO2 olarak atmosfere salınmasına neden olduğu için önemli bir kaynak.
Çin, yaklaşık 12,3 milyar tonla açık ara farkla en fazla fosil yakıt CO2 emisyonu salan ülke olmaya devam ediyor. Onu ABD, Hindistan ve AB ülkeleri takip ediyor. Ancak bu ülkelerin tümü 2025’te emisyon artışı yaşayacak. Çin’in emisyonları, yenilenebilir enerjideki “olağanüstü” büyümeye rağmen %0,4 artacak. Hindistan’ın emisyonları ise, muson yağmurlarının serinleme ihtiyacını azaltmasıyla kısmen yavaşlayarak %1,4 artıyor.
ABD’de emisyonlar %1,9, AB’de ise %0,4 artış gösteriyor. Öte yandan Japonya’da %2,2’lik bir düşüş gözlemlenirken, Birleşik Krallık’ın emisyonları Dünya emisyonlarının yaklaşık %0,8’ine denk gelen 0,3 milyar ton CO2 seviyesinde seyrediyor.
East Anglia Üniversitesi’nden Profesör Corinne Le Quéré, iklim değişikliğiyle mücadele çabalarının “görünür” olduğunu ve 35 ülkenin ekonomilerini büyütürken emisyonlarını azalttığını söylüyor. Ancak Le Quéré, “Küresel enerji talebindeki artışı dengelemek için enerji sistemlerinin karbondan arındırılması yeterince hızlı ilerlemiyor” diyerek, bu ilerlemenin küresel emisyonlardaki sürekli düşüşü sağlamak için hala çok kırılgan olduğunu vurguluyor. Profesör Le Quéré ayrıca, iklim değişikliğinin karbon yutakları üzerindeki yeni etkilerinin endişe verici olduğunu ve acil eylem ihtiyacını artırdığını da belirtiyor.