enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
39,3562
EURO
45,6837
ALTIN
4.284,92
BIST
9.520,22
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
29°C
İstanbul
29°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Açık
27°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
25°C
Pazar Hafif Yağmurlu
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
27°C

Mısır mavisi: Binlerce yıl önce kaybolan renk, teknolojiyle yeniden oluşturuldu

Bilim insanları, yaklaşık 5.000 yıl önce kullanılan ama zaman içinde unutulan Mısır mavisi pigmentini yeniden üreterek, sadece tarihsel bir sırrı çözmekle kalmadı, aynı zamanda bu eski rengin modern dünyadaki potansiyel uygulamaları üzerine de önemli bulgular elde etti.

Mısır mavisi: Binlerce yıl önce kaybolan renk, teknolojiyle yeniden oluşturuldu
07.06.2025 22:00
0
A+
A-

Müzelerde sergilenen tozlu eski eserler veya sokaklardaki yıkık kalıntılar, zamanla geçmişin canlılığını ve tazeliğini kaybetmiş gibi görünür. Ancak Antik Yunan heykelleri bir zamanlar rengarenkti, Pompei canlı bir metropoldü ve Mısır’daki Giza Piramidi, güneşte parlayarak çevresine ışık saçarak dikkatleri üzerine çekiyordu. Mısır’daki duvar resimleri, mücevherler ve diğer sanat eserleri ise göz alıcı parlak mavi renkleriyle göz kamaştırıyordu.

Bu dikkat çekici parlak mavi, Mısır’da kullanılan ve bilinen en eski sentetik pigment olan “Mısır mavisi“ydi. Yaklaşık 5.000 yıl önce yapılan bu pigment, zamanla kaybolarak tarihsel bir sır haline geldi. Ancak, Washington Eyalet Üniversitesi, Smithsonian Enstitüsü ve Pittsburgh’daki Carnegie Doğa Tarihi Müzesi’nden bir grup araştırmacı, Mısır mavisinin formülünü yeniden keşfetmeyi başardı.

Ekip, Mısır mavisinin tam bir tarifini oluşturmak yerine, pigmentin nasıl üretildiğini anlamak için 12 farklı varyasyon geliştirdi. Her bir tarif, antik sanatçıların bu pigmenti üretirken kullanmaları gereken teknolojik değişkenlere ışık tutarak eski yöntemi anlamaya yönelik önemli veriler sağladı.

Mısır mavisinin üretimi, uzun bir süredir tarihçiler ve bilim insanları için gizemli bir konu olagelmişti. Pigmentin bileşenlerinin bakır kaynağı, kalsiyum karbonat, kuvars kumu ve bir alkali olduğu bilinse de, bu malzemelerin doğru oranları ve birleştirilme yöntemleri, tarih boyunca bilinmeyenler arasında yer aldı.

Ancak araştırma ekibinin çalışmalarında pigmentin, sadece tarihi değil, modern dünyadaki potansiyel uygulamaları için de önemli bir keşif sunduğu ortaya çıktı. Pigment, görünür ışığı emerek, neredeyse kızılötesi dalga boyutlarında iki katı olarak geri yansıtma özelliğine sahip. Bu özellik, modern dünyada enerji verimliliği, biyomedikal analizler, telekomünikasyon ve suç tespiti gibi birçok alanda kullanılması için büyük bir potansiyel taşıyor.

Washington Eyaleti Üniversitesi’nden John McCloy, “Başlangıçta bu, müzelerde sergilenmek üzere bazı materyaller üretmek amacıyla başladığımız eğlenceli bir projeydi” diyerek sürecin başlangıcını anlattı. Ancak pigmentin keşfi, bilimsel uygulamaların ötesinde çok daha geniş bir etki alanına sahip olabileceğini gösteriyor.

Pigmenti yeniden yaratma süreci, ekip için oldukça deneysel bir hale geldi. Malzemeleri bir kazan içinde karıştırıp pişirerek başladılar. Bakır kaynağı olarak CuO, azurit ve malakit gibi farklı maddeler kullandılar ve bazen Na2CO3 (sodyum karbonat) ekleyerek pigmentleri laboratuvar ortamında bir araya getirdiler. Ardından bu pigmentleri, kimyasal bileşim, faz dağılımı ve mikroyapı açısından derinlemesine incelediler.

O kadar da mavi değilmiş

Sonuçlar ise oldukça şaşırtıcıydı. Mısır mavisinin aslında düşündüğümüz kadar mavi olmadığı anlaşıldı. Pigmentin “en mavi” hali, aslında sadece %50 oranında mavi bileşen içeriyordu. Geriye kalan bileşenler ise pigmentin rengini ve yapısını belirlemede çok da etkili değildi. McCloy, her bir pigmentin farklı bileşenlerden oluştuğunu ve bu nedenle tam anlamıyla bir örneklem oluşturmanın zor olduğunu belirtti ve “bu çalışma, modern bilimin antik Mısır eserlerindeki gizli hikayeleri nasıl ortaya çıkarabileceğini gösteriyor” diyerek araştırmanın tarihsel öneme işaret etti.

ETİKETLER: , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.