Hayatınızda en az bir sefer, beklenmedik bir olayla karşılaştığınızda ağzınızın istemsizce açıldığını fark etmişsinizdir. Bu tepki o kadar yaygın ki sinema ve dizilerde şaşırmış karakterlerin yüz tabirlerini betimlemek için sıkça kullanılıyor. Pekala, bu tepki neden bu kadar yaygın?
Bilimsel olarak, bu refleksin kökenine inmek farklı sonuçlar ortaya çıkarıyor.
Bakalım istemsizce yaptığımız bu hareketin asıl nedeni neymiş.
Evrim burada da devreye giriyor.
İnsan vücudu, binlerce yıllık evrimsel süreçte hayatta kalma ve tehditlere süratli tepki verme üzerine şekillenmiş. Şaşkınlık anında ağız açma refleksi, bedenin ani bir değişikliğe ya da tehlikeye karşı hazırlık yapmasının da bir kesimi.
Beyin, sürpriz bir uyaran aldığında sempatik hudut sistemi devreye giriyor ve beden bir dizi otomatik tepki üretiyor. Bu reaksiyonlar arasında kalp atış suratının artması, kasların gerilmesi ve gözlerin genişlemesi gibi tepkiler yer alıyor. Ağız açma da bu yansılardan biri.
Ağzımızı açtığımızda, aslında daha fazla oksijen almaya çalışıyoruz.
Bu, bedenin “savaş ya da kaç” reaksiyonunun de bir modülü. Şaşkınlık anında derin bir nefes almak, beynimize ve kaslarımıza daha fazla oksijen gitmesini sağlıyor. Bu, potansiyel bir tehlikeye karşı daha süratli tepki verebilmemiz için de önemli.
Ağız açma refleksi, bedenin ani bir bağırma ya da haykırma ihtimaline karşı da hazırlıklı olmasını sağlıyor. Bu da sosyal bir iletişim aracı olarak tehlikeyi etraftakilere duyurmak için kullanılabilir.