Gülümsediğinde kimi insanların yanaklarında beliren o küçük çukurlar, yani gamzeler, insanlık tarihi boyunca hem bir çekicilik sembolü hem de merak konusu oldu. Pekala neden kimilerimiz gamzelerle doğarken bazılarımızda hiç yok? Bu sorunun karşılığını “Dozunda Bilim” serimizin 5. içeriğinde açıklıyoruz!
Aslında karşılık, genetiğimizde gizli diyerek kolay bir açıklamayla mevzuyu kapatabiliriz, fakat sanıldığı kadar kolay değil.
Bilim, gamzelerin anatomik bir tesadüften ibaret olduğunu söylese de bu çukurlar, bir kimliğin kesimi hâline dönüşüyor. Pekala neden hepimiz gamzeli olarak doğmuyoruz?
Gamzelerin kökeni, yüz kaslarımızın deriye bağlanma biçimiyle ilgili.
Zygomaticus major ismi verilen kas, gülümserken yanağı yukarı çekmekle görevli. Fakat bu kasın bir kısmı, birtakım insanlarda deriye daha kısa ve derinden bağlanıyor. İşte gamze dediğimiz o çukurlar, tam da bu ilişki noktasında oluşuyor.
İnsanlara genetik olarak aktarılan bu özellik, tek bir baskın genle ilişkilendirilse de aslında birden fazla gen ve hatta epigenetik faktörler de devreye giriyor. Mesela bir çocuğun gamzeli doğması için ebeveynlerden sadece birinin bu geni taşıması kâfi görünse bile genlerin “sessiz kalma” ihtimali ya da embriyonik gelişim sırasındaki rastgele varyasyonlar, herkesin bu özelliği taşımamasının nedeni olabiliyor.
Embriyonik periyottaki kas dokusunun şekillenmesi de gamzelerin oluşumunu belirliyor.
Hücrelerin bölünme suratı, kas liflerinin uzama açısı ve deri altı yağ dokusunun dağılımı ayrıntılar, doğum anında yüzde oluşan bu çukurları oluşturabiliyor. Hatta kimi insanlar çocukluklarında gamzeliyken, yağ dokusunun azalması ya da kas tonusunun değişmesiyle gamzelerini kaybedebiliyor. Tabii tam zıddı de mümkün.
“Evrimsel süreçte gamzelerin bir fonksiyonu var mıydı?” diye soracak olursak, bilim bu soruya net bir cevap veremiyor. Birtakım antropologlar, gamzelerin geçmişte sosyal bağ kurmada ve samimiyet sinyali vermede rol oynamış olabileceğini düşünse de bu teori, kanıtlanmış değil.
Kimi toplumlarda gamzeler, bir talih sembolü sayılırken kimi inanışlarda da “Tanrı’nın parmak izi” olarak yorumlanıyor.
Toplumda birçok insan, gamzelerin oluşmasının bir “kas eksikliğine” dayandığını söylese de esas olan, embriyonik gelişiminde şekillenen, genlerle aktarılan birer dokudur ve kasların anatomik olarak pozisyonuyla alakalıdır.
Kısacası her beşerde bulunmayan gamzeler, anne karnında 5-8. haftalarda şekillenen yüz kaslarıyla hücrelerin hareketi ve bağ dokularıyla bağlıdır. Yani, sanılanın bilakis gamze, bir “eksiklik” değil, çeşitliliktir.