Havalar biraz ısınmaya başladığında, gezegendeki en olağan sıcaklık kıymetlerine bile her zamandayanamaz hâle geliyoruz. Dünya üzerindeki sıcaklıklar, kainata göre epey düşük olmasına karşın bize bu kadar yüksek geliyorsa, en yüksek sıcaklık kıymeti sanki ne kadar?
Dünya’daki en yüksek sıcaklığın 56,7 derece olduğunu düşünürsek, pekala ya kozmosun?
Bu soru, fizikî ve felsefi açıdan hepimizin hayal gücünü biraz zorlasa da cihandaki en yüksek sıcaklık değerini öğrenmek, sizi biraz şaşırtacak.
Sıcaklık, bir objenin sıcak ya da soğuk olup olmadığına dair hissiyatımıza dayalı olarak algılanıyor.
fakat sıcaklığın fiziği, bundan çok daha derin ve karmaşık bir yapıya sahip. Sıcaklık, bir parçacık topluluğunun ortalama gücünün ölçüsüdür ve bundan ötürü sıcaklık arttıkça, parçacıkların hareketliliği ve gücü de artar. Bu bağlamda sıcaklık kavramı, direkt bir enerji birikimi ile bağlantılıdır diyebiliriz.
Evrenin ulaşabileceği en düşük sıcaklık, mutlak sıfır (0 Kelvin) olarak kabul ediliyor. Bu sıcaklık, tüm atomik hareketin durduğu, yani hiçbir parçacığın gücünün kalmadığı bir durumu ifade eder. Pekala ya en yüksek sıcaklık?
Bu sıcaklığa da “planck sıcaklığı” diyoruz.
Planck sıcaklığı, cihanın teorik olarak ulaşabileceği en yüksek sıcaklıktır. Derecesi ise yaklaşık 1.42 × 10³² Kelvin. Bu sıcaklığı hayal etmek için, fizikî olarak en yüksek pahası gözünüzde canlandırın. Bu sıcaklıkta madde ve enerji arasındaki hudutların belirsizleştiği bir cihan tasavvur ediliyor. Yani bu değer, sıcaklık kavramının manasını yitirerek fiziğin hudutlarına işaret ediyor da diyebiliriz.
Planck sıcaklığının ne kadar yüksek olduğunu kavrayabilmek için bizim daha aşina olduğumuz sıcaklıklarla mukayese etmek yararlı olacaktır. Güneş’in çekirdeğinde sıcaklık yaklaşık 15 milyon Kelvin civarındayken, büyük yıldızların çekirdeklerinde bu değer 500 milyon Kelvine kadar çıkabiliyor.
Planck sıcaklığı, kainatın başlangıcı olarak kabul edilen “Bing Bang” anına denk geliyor.
Evrenin ilk vakitleri, sıcaklıklar ve yoğunluklar çok büyük; madde ve gücün yapıları tamamen birbirinden farklıydı. Planck sıcaklığına denk gelen o an, patlama anının çok küçük bir kısmında gerçekleşmişti.
Planck sıcaklığının ötesine geçebilmek, aslında bilinen fizik maddelerinin ötesine geçmek manasına geliyor. Bu noktada uzay ve vaktin yapısı bile bozulur, zamanın “parçalanması” -başka bir deyişle kuantum kara delikleri oluşması- kaçınılmaz hâle gelir.
Kısacası bu düzeye ulaşmak, cihanın temel yapılarının işleyişini manaya noktasında bir sınırdır.
Doğal olarak planck sıcaklığı da modern fiziğin en büyük hudutlarından birisi olarak kabul ediliyor. Araştırmalar hâlâ son derece yüksek sıcaklıklar üzerine devam etse de, bu sıcaklığa ulaşmanın imkânsız olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyoruz.
Enerjinin sonsuz derecede ağır olduğu planck sıcaklığı, kozmosu anlamamızda kritik bir rol oynuyor. Dünya’daki en yüksek sıcaklık 10 Temmuz 1913’te, Kaliforniya’da 56,7 derece olarak tespit edilmişti. Kelvin cinsinden bu sıcaklığı hesaplayabilmek için ufak bir karşılaştırma yapacak olursak:
Bir kibrit alevinin sıcaklığı yaklaşık 1,500 Kelvin (1,227°C), Güneş’in yüzeyi 5,778 Kelvin (5,505°C)’dir. Yani hem bu kadar küçük, hem de bu kadar büyük bir sıcaklıkla karşılaştırıldığında bile ne kadar uç bir sıcaklıktan bahsettiğimizi tahmin edebiliyor musunuz?
İlginizi çekebilir: